Allah’a hamd olsun Zilhicce ayının gölgesi üzerimize düştü. Zilhicce, hac ve kurban günleri gibi çok kıymetli vakitleri içinde barındıran müstesnâ bir aydır. Bu nedenle bugünkü yazımızda insanlıkla yaşıt olan kurban ibâdetinden bahsedelim.
Bayram Berekettir... Kavuşmaktır... Paylaşmaktır... Hatırlamaktır... Dostluktur... Barışmaktır... Ziyârettir...
Kurban; Sadâkattir, Teslimiyettir, Kardeşliktir, Vuslattır…
Kurban kurbiyettir; kulun Rabbine yakınlaşma çabasıdır, takvaya ulaşma arzusudur, ilâhi rahmete nâil olma gayretidir.
Kurban sadâkattir; Cenâb-ı Hakk’ın rızâsını herkesten ve her şeyden üstün tutmaktır.
Kurban teslimiyettir; mü’minin Allah yolunda malını ve canını seve seve fedâ edebileceğinin nişânesidir.
Kurban şükürdür; Rabbimizin verdiği sayısız nimetlerin kadr ü kıymetini bilmektir. Hevâ ve hevesin, hırs ve tamahın esiri olmamak, Allah’la aramızdaki bütün engelleri kaldırmaktır.
Kurban, teslimiyet ve sadâkatin, vefâ ve yardımlaşmanın, fedakârlık ve paylaşmanın adıdır. Kurbanda Hz. İbrâhim’in sadâkati, Hz. İsmâil’in teslimiyeti vardır. Ve kurbanda Muhammed Mustafa’nın (s.a.v) merhameti, vefâsı, infak ve paylaşma ahlakı vardır.
Kurban, Allah yolunda infak bilincimizi diri tutmaktır. Bayram yapamayanları bayram sevincine ortak etmektir. Komşularımıza, akrabalarımıza, eş ve dostumuza, hâsılı birbirimize yakınlaşmaktır kurban. Bu yönüyle kurban, adını bile duymadığımız nice ülkelerdeki hiç görmediğimiz, tanımadığımız kardeşlerimize uzattığımız bir yardım elidir.
Her ibâdette olduğu gibi kurban ibâdetinde de belirli şartlar vardır. Akıllı, büluğ çağına ermiş, dini ölçülere göre zengin sayılan Müslümanlar Peygamberimizi (s.a.s) örnek alarak kurban keserler.
Kurban ibâdeti, kurbanlık hayvanın belli günlerde ve kurban niyetiyle usulüne uygun olarak kesilmesiyle edâ edilir. Kurbanlık hayvan kesilmeksizin bedelini infak etmek suretiyle kurban ibâdeti yerine getirilmiş olmaz. Bu gibi uygulamalardan kaçınılmalıdır.
Kurban her şeyden önce bir ibâdettir, et alım satımı değildir. Dolayısıyla kurban ibâdetini âdeta belli kiloda et satışına indirgeyen uygulamalar bu ibâdetin maksadı ve ruhuyla bağdaşmaz. Kesimden önce her bir kurbanlık hayvan ve hissedarları muhakkak belirlenmelidir. Önceden vaat edilen kiloyu tamamlamak amacıyla farklı kurbanların etlerini birbirine karıştırmak asla caiz değildir.
Kurban aynı zamanda kardeşlik şuurunu pekiştirmek, yardımlaşma ve dayanışma bilincini geliştirmektir. Mü’minler arasında gönül köprüleri kurmak, ülkemizde ihtiyaç sahiplerine ve dünyanın her köşesindeki mazlum ve mağdurlara umut ışığı olmaktır. Kurbanlarımızdan bize asıl kalan yiyip tükettiklerimiz değil, paylaşıp ikram ettiklerimizdir. Nitekim bir defâsında Peygamber Efendimiz (s.a.v.), kestiği hayvandan geriye ne kaldığını sorunca Hz. Âişe vâlidemiz, “Sadece bir kürek kemiği kaldı.” diye cevap vermişti. Bunun üzerine Allah Resûlü (s.a.v.) şöyle buyurmuştu: “Desene, kürek kemiğinin dışında hepsi bize kaldı.”
Kurban, bir hayvanın kanını akıtmaktan ibâret değildir. Bu ibâdet, çok daha derin mânâ ve hikmetleri içermektedir. Her şeyden önce kurban, bizi Allah’tan uzaklaştıran bütün yüklerden kurtulma niyetidir. Kurbandan maksat, Allah’la aramıza girenlerden kurtulmaktır. Gönlümüzü doğrudan Allah’a açmaktır. Hâsılı kurban, Rabbimize sunduğumuz kulluk ve samimiyet beyânımızdır. Rabbimiz, bu gerçeği bizlere şöyle haber vermektedir: “Kurbanların ne etleri ne de kanları Allah’a ulaşır; Allah’a ulaşan yalnızca takvanızdır.”
Milletçe zor günler geçirdik ve geçiriyoruz. Zorlukları hep birlikte geride bıraktık/bırakıyoruz. Şimdi tüm zorlukları bir kenara bırakarak kurbana, bayrama hazırlanma zamanıdır. Şimdi Allah’ın yakınlığını yeniden hatırlama ve birbirimize hatırlatma zamanıdır. Şimdi Allah’tan uzaklaştıran her şeyden bir kez daha uzaklaşma zamanıdır.
Peki biz, kurbanla Rabbimize yakınlaşmaya hazır mıyız? Bütün uzaklıkları ortadan kaldırmaya kararlı mıyız? Bizi Rabbimize ve birbirimize yakın kılacak planlar yapıyor muyuz? Kurbanımızı paylaşacağımız fakiri, miskini, muhaciri arıyor muyuz?
Kurban ibâdetini yerine getirmenin en güzel şekli, kişinin kurbanını alma, kesme ve dağıtma gibi her aşamasıyla bizzat ilgilenerek ibâdet şuurunu bütün benliğiyle hissetmesidir. (dinhizmetleri.diyanet.)
Dolayısıyla, keseceğimiz her kurbanı Rabbimizin bizlere birer emânet ve hediyesi olarak görmeli ve kurbanlarımızı bizleri Rabbimize yaklaştıracak bir vesile kılmalıyız. Kurban alırken keserken her türlü riyâ ve gösterişten uzak durmalı ve Hz. İbrâhim gibi, «(Rasûlüm!) De ki: “Muhakkak benim namazım, (hac ve kurban gibi bütün) ibâdet(ler)im, hayatım ve ölümüm(ü kaplayan tüm anlarda işlediğim ve işleyeceğim imanım ve bütün salih amellerim), tüm âlemlerin Rabbi olan Allâh’a mahsustur.» demeli, onun gibi bu büyük sözünün hakkını verebilen veya en azından vermek için mücâdele eden kimselerden olmalıyız. Hani Cahit ZARİFOĞLU’na kurbanla ilgili:
▬ Üstadım! Bayrama ne keseyim?” diye sorduklarında der ki:
▬ Kurbanda ne keseceğinden önce;
- Gıybeti kes,
Ø Kul hakkı yemeyi kes,
Ø Yalan söylemeyi kes,
Ø Haram yemeyi kes,
Ø Adam kayırmayı kes,
Ø Mukaddes kitabımızla insanları kandırmayı kes,
Ø İsrafı kes,
Ø İnsanı insandan ayırmayı kes,
- Kısacası tüm kötülüklerle irtibatını kes. Bunları kesmezsen, ne kesersen; nasıl kesersen kes beyhude!..”
Kurban, İbrâhim’i bir sadâkatin, İsmâil’i bir teslimiyet’in, Muhammedî bir muhabbetin ortaya konmasıdır. Bu güzel hasletleri hayatımıza hâkim kılanlardan olmamız duâsı ile arife günümüzü, idrak edeceğimiz Kurban Bayramımızı kutlar, Milletimiz ve İslâm Âlemi için hayırlara vesile olmasını Allah’tan (c.c.) niyaz eder, sıhhat ve afiyetler dilerim.
Selâmetle kalın… Aziz milletimizin ve tüm İslâm âleminin mübârek kurbanı bayram ola!
Selâm ve duâ ile…