Ramazan, oruç, Kur’an, takvâ, Allah’ı yüceltme, şükür, doğruyu bulma, tövbe, itikâf yâni tefekkür ve taabbüd, Allah’ın koyduğu sınırları gözetme ayıdır. Ramazan, bin aydan daha hayırlı olan Kadir gecesini içinde saklayan bir aydır.
Mübârek Ramazan ayı, Müslümanlara Allah’ın emirleri karşısında sorumluluk bilincine yani takvâya erişme fırsatı sundu. Böylece toplumsal dayanışma ve paylaşma şuurunu aşılayarak, bir anlamda “irâde eğitimi” vermek suretiyle, mü’minlere kişilik kazandırarak, “kâmil bir mü’min” olmanın yollarını gösterdi.
Kur’ân-ı Kerîm’de adı anılan tek aydır, Ramazan ayı. Yüce Allah onu sadece anmakla kalmamış, aynı zamanda onu oruç ayı olarak belirlemiştir. İşte bütün bu ayrıcalıkları sebebiyle kültürümüzde Ramazan, “on bir ayın sultanı” olarak kabul görmüştür.
Peygamber Efendimiz Ramazan günlerinde bol bol Kur’an okur, hayır ve hasenatta bulunurdu. Cebrail (as), Ramazan sonuna kadar her gece kendisine gelir ve Hz. Peygamber (sav) ona Kur’an okuyup dinletirdi. Nitekim hâlen günümüzde yoğun bir şekilde uygulanan bu “karşılıklı okuyuş”, “mukabele” geleneğimizin dayanağını oluşturur.
Resûlullah (sav) kesin emir vermeksizin insanları Ramazan gecelerini ibâdetle değerlendirmeye teşvik ederek şöyle derdi: “Kim inanarak ve karşılığını Allah’tan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa geçmiş günahları bağışlanır.” Ramazan’ın son on gününe, ayrı bir önem verir, mescid-i saadette itikâfa girer, ibâdet ve taatle meşgul olurdu. Peygamberimizin bu uygulaması, vefât edinceye kadar devam etmiştir. Her yıl on gün itikâfa girerken, vefât ettiği yılın itikâfı yirmi gün sürmüş, o yıl Ramazan ayında Cebrâil’e (as) Kur’ân-ı Kerîm’i iki defâ arz etmişti.
Ramazan’ı mübârek kılan en önemli unsurlardan biri de Kadir gecesidir. Bu geceye çok önem veren Rahmet Peygamberi, Ramazan ayı içinde gizlenmiş olan Kadir Gecesini “...Ramazan ayının son on günü içinde arayın!” buyuruyordu. Ramazan ayının son on günü içindeki tek sayılı gecelerin Kadir Gecesi olma ihtimâlinden dolayı kendisi de âile efrâdı ile birlikte 23., 25. ve 27. geceleri uzun süre ibâdet ederek geçirirdi. Kadir sûresinde Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Şüphesiz biz, Kur’ân’ı Kadir gecesinde indirdik. Kadir gecesinin ne olduğunu sen bilir misin? Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır. O gece melekler ve Cebrâil, Rablerinin izniyle her bir iş için iner dururlar. O gece tan yeri ağarıncaya kadar esenlik doludur.”
Her ne kadar Ramazan ayı, Allah tarafından mübârek kılınmışsa da onun bereketinden istifâde etmek Müslümanın irâdesine bırakılmıştır. Değerlendiren için Ramazan bulunmaz bir hasat mevsimi, maddî ve mânevî bir arınma iklimi idi. Ramazan’a yetiştiği hâlde onun kadrini ve kıymetini bilmeyen biri içinse, kaçırılmış bir fırsat hatta bir vebal olacaktır. Hem de Rahmet Elçisi’ne, “Ramazan ayına girdiği hâlde günahlarını affettiremeden bu ayı tamamlayan kişinin burnu yerde sürünsün!” dedirtecek kadar!
Ramazan ayı, bir zaman diliminin adı olmaktan öte bir şeydir. Evet o, yedisinden yetmişine bütün Müslümanlar için bir neşedir, coşkudur, heyecandır, kültürdür, medeniyettir. Hem de üzerinde çok konuşulan, makaleler ve kitaplar yazılan bir “Ramazan Medeniyeti!”
Ramazan, bir medeniyettir, bir dünya görüşüdür. Sadece, nefsimize gem vurulan günler değil; yoksulların, düşkünlerin, açların, muhtaçların, kimsesizlerin hatırlandığı ve korunduğu yoğun bir seferberliktir.
Ve her sayılı gün gibi, bu coşkulu günler de çok hızlı geçer. Ömrü boyunca kaç Ramazan geçireceğini bilemeyen Müslüman için son teravih namazı, son sahur, son iftar buruk bir hüzne dönüşür. Tıpkı gözü yaşlı hacıların kutsal iklime vedâ edişi gibi, bu mübârek mevsime de aynı duygularla vedâ edilir. Camilerde güzel sesli hafızların, “Elveda yâ şehr-i Ramazan” nağmeleri ile uğurlanır Ramazan. Bir taraftan arınmış, korunmuş, bol ecir kazanmış olma ümidi, diğer taraftan bir sonraki Ramazan’a yetişememe endişesi ile vedalaşılır.
Bu duygu ve düşüncelerle başta ülkemiz ve gönül coğrafyamız olmak üzere bütün İslâm âleminin mübârek Kadir Gecelerini en güzel temenni ve duygularla tebrik ediyor; Kadir Gecesinin feyz ve bereketinden hepimizin nasiplenmesini, duâ ve niyazlarımızın kabul olmasını, topyekûn insanlığın ve bilhassa İslâm dünyasının geçmekte olduğu zorlu süreçten bir an evvel kurtulmasını, akan kan ve gözyaşının bir an önce durmasını, Ramazan Bayramına sağlık, âfiyet içerisinde huzur ve mutlulukla erişebilmeyi Cenâb-ı Hak’tan niyaz ediyorum. (hadislerleislam)
Selâm ve duâ ile…