Sa’sa b. Muaviye anlatıyor: Üveys b. Âmir Karenli idi, Küfe halkından olup Tâbiinlerden idi. Bir ara onun vücudunda bir yara çıktı.
Bu yaranın iyileşmesi için dua etti ve yarası iyileşti. Daha sonra: “Ey Rabbim, bu yaradan vücudumda bir iz bırak ki bununla senin nimetini hatırlayayım” diye dua etti. Cenâb-ı Allah onun bu duasını kabul edip o yaradan onun vücudunda bir iz bıraktı. Üveys (rehimehüllah) bazı arkadaşlarıyla birlikte daima camiye gidiyor, zamanının çoğunu camide geçiriyordu. Onun bir amcasının oğlu vardı. Bu adam da idarecilere düşkün idi, her zaman onların yanına gidiyordu. Bu adam Üveys’i zenginlerle birlikte görünce “onlardan yemeye çalışır”, fakirlerle birlikte görünce de “onları aldatır” deyip onun aleyhine konuşurdu. Üveys (rehimehüllah) ise amcası oğlu hakkında hep hayırlı şeyler söyler, yanından geçerken de kendisinden dolayı günaha düşmesin diye ondan saklanırdı. Hz. Ömer ise Küfe’den gelenlere her zaman “Üveys el-Karanî’yi tanır mısınız?” diye sorardı. Gelenler (onu tanımadıkları için) hayır diye cevap veriyordu.
Nihâyet bir gün Veysel Karanî’nin amcasının oğlunun da içinde bulunduğu bir kafile Medine'ye geldi. Hz. Ömer bunlara da, “Veysel Karanî’yi tanır mısınız?” diye sordu. Veysel Karanî’nin amcasının oğlu, “Ey Emire’l- Müminin, o, amcamın oğludur. İtibarsız bir kişidir, senin onu tanıyacağın mertebede değildir.” dedi. Onun bu sözü üzerine Hz. Ömer ona, “Sana yazıklar olsun! Sana yazıklar olsun! Sen helak oldun. Sen onun yanına döndüğünde benden ona selam söyle ve yanıma gelmesini ona emret.” dedi. Bu adam Küfe’ye dönünce yolculuk elbiselerini çıkarmadan direk camiye gitti. Orada Üveys’i görünce kendisine sarılıp kendisi için Cenâb-ı Allah'tan bağışlama dilemesini istedi, Üveys (rehimehüllah) de ona bağışlama diledi. O da ona bağışlama diledi ve ona Hz. Ömer’in selamını söyledi. Bunun üzerine Üveys, “Kim beni Hz. Ömer’e anlatmıştır?” dedi. Amcasının oğlu, “O senden bahsetti ve senin onun yanına gitmeni emretti.” dedi. Bunun üzerine Üveys, “Halifenin emri başım gözüm üzerine” dedi, hemen hazırlığını yapıp yola koyuldu ve nihâyet gidip Medine'de Hz. Ömer’in yanına vardı.
Üveys (rehimehüllah) Hz. Ömer’in yanına varınca kendisine, Üveys b. Âmir sen misin? diye sordu. Üveys (rehimehüllah), “Evet benim.” dedi. Hz. Ömer tekrar sordu: “Senin vücudunda bir yara çıktı, sen dua ettin bu yara iyileşti. Sonra dedin ki: “Ey Rabbim! Bu yaradan vücudumda bir iz bırak ki bununla senin nimetini hatırlayayım.” Cenâb-ı Allah bu duanı da kabul edip bu yaradan senin vücudunda bir iz bıraktı, bu doğru mu?” Bunun üzerine Veysel Karanî, “Ey Emire’l Müminin! “Sen bunu nereden bilirsin?” Allah'a yemin ederim ki bu yaradan hiç kimsenin haberi yoktur.” Hz. Ömer şöyle dedi: Resûlullah (s.a.v.) bize şunları anlattı: “Tâbiinlerin içinde Karen’den bir kişi olacak. Bu kişiye Üveys b. Âmir denir. Onun vücudunda baras hastalığı benzeri bir yara çıkar. O, bu yaranın şifa bulması için dua eder, Cenâb-ı Allah da onun bu yarasına şifa verir. O, bu sefer şöyle dua eder: ‘Ey Allah'ım! Bu yaradan vücudumda bir iz bırak ki bununla senin nimetini hatırlayayım.’ Bunun için Cenâb-ı Allah o yaradan onun vücudunda bir iz bırakır. Sizden kim onu görüp de ondan kendisi için bağışlama dileme imkânı bulursa ondan kendisi için bağışlama talebinde bulunsun.”
Hz. Ömer devamla şöyle dedi: “Ey Üveys b. Âmir, benim için Cenâb-ı Allah'tan bağışlama dile. Bunun üzerine Üveys (rehimehüllah), Ey Emire’l Müminin, Allah seni bağışlasın.” dedi. Hz. Ömer, “Ey Üveys, Cenâb-ı Allah seni de bağışlasın” dedi. O sırada orada bulunup Hz. Ömer’in Resûlullah (s.a.v.)’tan rivâyet ettiği bu hadisi duyanlardan biri, “Ey Üveys! Bana Cenâb-ı Allah'tan bağışlama dile” dedi. Başka biri de, “Ey Üveys bana bağışlama dile” dedi. Bu şekilde dua talebinde bulunup dua isteyenler çoğalınca Üveys (rehimehüllah) sıvışıp gitti ve bundan sonra şimdiye dek hiç görülmedi.
Bu hadis Müsned-i Ebû Ya’lâ’da 211 nolu hadis olarak geçmektedir.