“12 Şubat derler bu kutlu gün için
Ahır dağı gururlanır için için
Maraş'ım boşuna değil şanın, şöhretin
Yurdusun sen destan yazan bir milletin...”
Orhan Tekiş
1920'de Maraş’ın, kahramanlık destanı yazdığı, Fransız ve Ermeni işgalinden kurtuluşunun 101. yılını ve bizi biz yapan 12 Şubat ruhunu bir daha yaşayacağız, çocuklarımıza da bu ruhu aşılayacağız.
1. Dünya Savaşı sonunda Osmanlı İmparatorluğu ile İtilaf Devletleri arasında 30 Ekim 1918’de Mondros Mütarekesi imzalandı. Bu anlaşmaya göre, Anadolu’nun birçok yeri gibi Maraş’ta işgal altına girdi. Maraş önce, İngiliz kuvvetleri tarafından 23 Şubat 1919’da işgal edildi ve 8,5 ay İngilizlerin işgali altında kaldı. Bu işgal sırasında pek önemli bir olay yaşanmadı. Bunun en büyük sebebi de işgal kuvvetleri arasında çok sayıda Cezayirli, Tunuslu ve Hintli Müslüman askerlerinin bulunmasıydı. 29 Ekim 1919’da İngiliz işgali sona erdi. Maraş bu defa da Fransız kuvvetlerinin işgali altına girdi. Fransız ve Ermeni askerleri birlik olup şehirde devriye geziyorlar, yolda rastladıkları, karşılaştıkları Maraş halkına hakaret ediyorlardı. 31 Ekim 1919 Cuma günü bir grup Fransız ve Ermeni devriyesi ikindi üzeri Uzunoluk Caddesi’nden kışlalarına dönerken, o sırada tarihi Uzunoluk hamamından çıkan iki Müslüman Türk kadınına askerler yaklaşarak “Burası artık Türklerin değildir. Fransızların memleketinde peçe ile geçilmez.” diyerek kadının peçesini çekip yırttılar. İşte tam o esnada tarihi Uzunoluk hamamının karşısındaki sütçü dükkânında olayı seyreden Sütçü İmam, tabancasını çekerek olaya müdahale eder. "Durun bire densizler. Yaptıklarınız yetti artık. Bugün namus günüdür." deyip silahını ateşler. Bir işgalci askeri öldürür, ikisini de ağır şekilde yaralar. Bu kurşun, aynı zamanda, Türk İstiklal Mücadelesinin de ilk kıvılcımı olur. 22 Ocak 1920 Perşembe günü başlayan ve 22 gün süren kurtuluş savaşı 12 Şubat 1920’de Fransızlardan ve Ermenilerden tamamen temizlenerek sona erer. Bu nedenle, her yıl 12 Şubat Kahramanmaraş’ın Kurtuluş Bayramı olarak kutlanmaya başlar. Bu bayram; “Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır.” Düsturuna yürekten inanan bir milletin eseridir.
Kahramanmaraş; kurtuluş savaşının başladığı, Türk milletinin dirilerek ayağa kalktığı, işgal ordularına karşı baş kaldırıldığı öncü bir şehirdir.
Cenab-ı Allah Kur’anı Kerim’de: “Ey iman edenler! (Savaş için) bir toplulukla karşılaştığınız zaman direnç gösterin ve Allah’ı çok anın ki kurtuluşa eresiniz.” buyurmaktadır.
İşte bu şuur ve inançla: dinini, vatanını ve şanlı bayrağını mukaddes bilen Kahramanmaraş halkı, kalesinde yabancı bir bayrağın dalgalanmasına asla müsaade etmemiştir. Bundan sonra da etmeyecektir Allah’ın izniyle.
Asırlardan beri şehrimizin kalesinde dalgalanan şanlı bayrağımızın indirilmesi karşısında, Ulu Cami İmamı Rıdvan Hoca minberden “Hürriyeti olmayan bir milletin Cuma Namazı kılması caiz değildir” diyerek namazı kıldırmayacağını söyleyince, halk minberden sancağı alarak, Fransız askerlerinin gözü önünde tevhit ve tekbir sedalarıyla şanlı bayrağımızı yeniden kaleye dikmişlerdir. Bu asil şahlanışın kıvılcımı camide tutuşturulmuştur. 22 gün ve gece süren bir mücadele ile Maraşlılar 7'den 70'e silaha sarılarak tek yürek tek bilek halinde bütün mevcudiyetini ortaya koymuştur.
Maraş'ta Milli Mücadeleye katılmayan tek fert bile olmaması sebebiyle T.B.M.M tarafından, İstiklal Madalyası'nın Maraş'ta fertlere değil, şehir halkına verilmesi ve Milli Mücadeledeki fedakârlıklarından dolayı yine T.B.M.M tarafından "Kahramanlık" payesiyle ödüllendirilmesi çok anlamlıdır.
Tarihe altın harflerle yazılmış bu şanlı mücadele elbette ki övünmek için değildir. Şehitlerimizin aziz hatıralarını ilk günkü tazelikleriyle gönül dünyamıza nakşetmek ve onlara layık evlatlar olmak, en büyük idealimiz olmalıdır. Kurtuluşumuzun anlam ve önemini asla ve asla unutmamalıyız. Bu onurlu mücadeleden gereken dersi çıkarmalı ve bu değerleri gelecek nesillerimize aktarmalıyız.
Bu güzel vatanımız için kanlarını dökmüş bütün şehitlerimizi, gazilerimizi, Kahramanmaraş’ımız için; Sütçü İmam, Abdal Halil Ağa, Mıllış Nuri, Rıdvan Hoca, Ali Sezai Efendi, Arslan Bey ve daha adı sanı bilinmeyen binlerce kahramanlarımızı rahmet ve minnetle anıyor, ruhları şad olsun diyorum. Bugün bizler, bu topraklar üzerinde hür ve bağımsız bir şekilde yaşayabiliyorsak bunu o kahramanlara borçluyuz.
Bu duygu ve düşüncelerle, Kahramanmaraş’ımızın düşman işgalinden kurtuluşunun 101. yıl dönümünü kutluyor, bu cennet vatanı bizlere emanet eden tüm şehitlerimize Cenab-ı Allah'tan rahmet diliyorum.