ENGELLİ OLMAK SORUN DEĞİLDİR, ASIL SORUN ENGELLİ OLAN ZİHNİYETTİR.

Hiçbir insan kendi isteği ile engelli olmaz.

Kimi doğuştandır, kimi savaştan, kimi trafik kazasından, kimi hastalıktan. Uzun lafın kısası bunların hepsi Cenab-ı Allah’ın kullarını imtihan etmesi.

Değerli okuyucularım, sevgili gönül dostlarım; her gün yüzlerce trafik kazası, uçak kazası, iş kazası, yangın vs. olurken sakatlanmayacağını kim garanti edebilir?

Her sağlıklı insan bir engelli adayı değil midir?

Bazı duygular yaşanmadan anlaşılmaz.

Bu bir gerçektir. Fakat bu şekilde bir düşünce ile de insanlara ön yargı ile yaklaşmak bana göre hiçte doğru olmayan bir yaklaşımdır.

Ne olursa olsun önyargılı bir yaklaşım türü kabul edilemezdir.

Engellide olsak, engelsizde olsak %12 si engelli olan bir ülkede yaşadığımızı unutmamak lazım. İşte engelli nüfusunun bu kadar fazla olduğu bir ülkede yaşadığımızı düşünürsek, çok uzaklara gitmeye hiç gerek yoktur. Şöyle bir çevremize baktığımız zaman, çok yakınlarımızdan bir kişinin engelli olduğunu fark edeceğiz. Aslında engelli olarak bildiğimiz belki birçok insan vardır. Ama sadece engelli olarak tanıyoruz. Acaba hiç soruyor muyuz? Nasıl yaşıyor veya ne gibi zorluklarla karşı karşıya. Veya hiç onun yerine kendimizi koyuyor muyuz? Bir empati kurma ihtiyacı hissediyor muyuz? Yoksa engelli işte diyerek geçip gidiyor muyuz?

İşte bu bağlamda düşündüğümüz zaman, biz olmasak da çok yakınımızda veya çevremizde yaşayan engelliler konusunda ne kadar duyarlı olduğumuzu sorgulamak inanın hiç kimseye bir şey kaybettirmeyecektir. Engelli insanların hayatlarında yaşadıkları sorunları tam manasıyla anlayamasak da, anlamaya çalışarak destek olmak bile çok güzel ve anlamlıdır. İşte biz insanlara her zaman güzel ve anlamlı olanı yapmak yakışır.

Yaşadığımız hayatta hiç kimsenin ne olacağı, geri kalan hayatımızı nasıl devam ettireceğimiz hiç belli değildir. Bugün hiç umursamadığımız bir engellinin yerinde yarın bizlerin veya çok sevdiğimiz kişilerin olması içten bile değildir. İşte o zaman her şey çok geç olabilir. Yani bir engelliyi anlamak için engelli değil duyarlı olmak gerekir. Bu duyarlılığı birçok kişinin göstermemesi veya görmezden gelmesi hiçte hoş olmayan bir durum olarak karşımızda durmaktadır.

Bütün bu duyarsızlığı insanlarımızın ve engellilerin yeteri kadar bilinçlendirilmediğinden meydana geldiği kanaatini taşımaktayım. Bilinçsiz olan bir toplumda bu tür sorunların olması kaçınılmazdır. Bu bilinci insanlarımıza vererek daha sonra gerekli olan duyarlılığı göstermelerini bekleme sanırım daha mantıklı olacaktır.

Hem engelli olmak, hem de bu zorluklarla mücadele etmek çok zordur. Bütün bu zorlukların yanında insanlara kendini anlatmak toplumumuzun engelli psikolojisini yenebilmek de ayrı bir zorluktur.

10 ile 16 Mayıs günleri arası Engelliler Haftasıdır.

Türkiye’de ve Birleşmiş Milletlere üye 156 ülkede aynı tarihlerde kutlanır.

Bu vesile ile tüm engelli kardeşlerimizin engelliler haftasını kutluyor, engelli vatandaşlarımıza sağlıklı ve huzur dolu bir yaşam diliyorum.

Unutmayalım ki; engellilerin ayrı dünyaları yok. Bu dünya hepimizin!