Genel

Adalet Bakanı Tunç Yargı Teşkilatı Toplantısı'nda konuştu:

- "Özellikle 'sosyal medya mahkemeleri' olarak nitelendirdiğimiz, yargıyı yıpratmaya yönelik yalan beyanlara kesinlikle taviz vermeyeceğiz. Çünkü bu tür girişimlerin amacının, yalnızca yargıya değil, doğrudan devlete olan güveni sarsmak olduğunu çok iyi biliyoruz" - "Sosyal medya dezenformasyonlarıyla mücadelede kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi önemi bir yer tutmaktadır"

ANTALYA (AA) - Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, "Özellikle 'sosyal medya mahkemeleri' olarak nitelendirdiğimiz, yargıyı yıpratmaya yönelik yalan beyanlara kesinlikle taviz vermeyeceğiz. Çünkü bu tür girişimlerin amacının, yalnızca yargıya değil, doğrudan devlete olan güveni sarsmak olduğunu çok iyi biliyoruz." dedi.

Tunç, Antalya'da Adalet Teşkilatını Güçlendirme Vakfı (ATGV) Antalya Eğitim ve Sosyal Tesisi'nde düzenlenen Yargı Teşkilatı Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, yargı mensuplarının hukuk sisteminin temel taşı, toplum vicdanını teskin eden doğru ve tarafsız kararların mimarları olduğunu belirtti.

Bakan Tunç, yargı mensuplarının milletin adalet arayışına cevap vererek hakikati gün yüzüne çıkaracak tarafsız ve cesur kararlar almak gibi sorumluluğa sahip olduklarını kaydetti.

Bu kutsal sorumluluğun, derin bir hukuk bilgisi ile donanımın yanı sıra özveriyle yoğrulmuş bir dikkat, sarsılmaz bir vicdan ve asla ödün verilmeyecek bir bağımsızlık ilkesiyle yerine getirilebileceğini vurgulayan Tunç, toplantıda yargı teşkilatının bir bütün halinde ihtiyaç analizini yapacaklarını dile getirdi.

Tunç, toplantıda Türkiye Yüzyılı'nı aynı zamanda adaletin ve hakkaniyetin yüzyılı yapma hedefine ulaşmak adına 1 yılda neler yapacaklarını ele alacaklarını ifade etti.

Adaletin toplumun huzur ve düzenini sağlayan en önemli ortak değer, toplumsal dengenin anahtarı olduğunu belirten Tunç, "Adalet, toplumu oluşturan tüm fertlerin güven ve refah içinde yaşamasının teminatıdır. Adaletin güçlü olduğu yerde insan, aile ve toplum güçlü olur. Yargının bütün görevi, çalışma biçimi ile tarzı, hatta bağımsızlık ve tarafsızlık da dahil olmak üzere her şey, adaletin tecelli etmesi içindir. Milletimizin bizden beklentisi ise iyi işleyen, öngörülebilir, gecikmeyen ve daha adil bir yargı sistemidir." diye konuştu.

- "Adalet haklıya hakkını vermektir"

Adalet tasavvurunun kişiden kişiye değişen bir kavram olmadığını, net, sarih ve açık olduğunu anlatan Tunç, şunları kaydetti:

"Adalet haklıya hakkını vermektir. Her şeyi yerli yerine koymaktır. İşte bu denli kutsal ve değerli bir tasavvur olan adalet, yargı çalışanlarının maddi gerçeğin peşindeki çileli yürüyüşünün temel sebebidir. Yargı çalışanları için mazluma hakkını teslim etmek, haksızlık ateşini söndürüp vicdanları teskin etmek ömür boyu devam eden zorlu bir sınavdır. Yargı mensupları, sadece Anayasa ve kanunların yol göstericiliğiyle vicdanın ışığında hareket etmelidir. Bu nedenle verilen her kararın, sadece bir davanın çözümü değil, aynı zamanda toplumsal vicdanın, adalet terazisinde bir denge kurma çabası olduğu unutulmamalıdır."

Adaletin tecellisinin hukuk devletiyle mümkün olduğunu işaret eden Tunç, hukuk devletinin ise kuvvetler ayrılığı dengesiyle kurgulanmış yasama, yürütme ve yargı erklerinden oluştuğuna dikkati çekti.

- "Temel kanunlarımızı çağın gereklerine ve milletimizin ihtiyacına uygun hale getirdik"

Hukuk devletinin olmazsa olmazının yargının üç sacayağı olan iddia, savunma ve hüküm olduğuna değinen Tunç, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Adil, bağımsız, tarafsız, güvenilir ve etkin işleyen bir yargı ise 3 temel unsura ihtiyaç duyar. Bunlar toplumun ihtiyacına cevap veren bir mevzuatın olması, fiziki imkanların yeterliliği, etkin bir insan kaynağına sahip olmasıdır. 22 yıldan bu yana güvenilir bir adalet sisteminin tesisi yolunda bu üç temel alanı güçlendirmek için önemli reformlara imza attık. Öncelikle temel kanunlarımızı çağın gereklerine ve milletimizin ihtiyacına uygun hale getirdik. Kanun yapım süreci yalnızca teknik bir mesele değildir. Aynı zamanda toplumsal ihtiyaçları doğru analiz etmeyi, paydaşlarla güçlü bir işbirliği yapmayı ve uzun vadeli etkileri öngörmeyi gerektirir."

Temel kanunların yenilenmesi sürecinde adalet sisteminin çağın gereklerine uygun hale gelmesi için yoğun çaba harcadıklarını ifade eden Tunç, şöyle devam etti:

"Kamuoyunda 8. Yargı Paketi olarak bilinen yasal düzenlemelerle yargı hizmetlerinin etkinliğinin artırılarak hızlandırılması, hak arama hürriyetinin genişletilmesi, suçla etkin mücadelenin sağlanması ve kişisel verilerin etkili bir şekilde korunmasını amaçlayan önemli adımlar attık. Yine geçtiğimiz günlerde yürürlüğe giren 9. Yargı Paketi ile adil yargılanma hakkı kapsamında mahkemeye erişim hakkını güçlendiren, arabuluculuk görüşmelerinin etkinliğinin ve sonucunda verilen kararın icrasını artıran, makul sürede yargılanma hakkını tahkim eden, savunma hakkının temsilcisi olan avukatların haklarını güçlendiren, vatandaşımızın mülkiyet hakkını koruyan değişiklikler yaptık. Aynı şekilde Noterlik Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'la da hukuki işlem güvenliğinin sağlanmasında ve hukuki uyuşmazlıkların önlenmesinde önemli bir görev ifa eden noterlerimizin etkinliğini artıran, kişisel verilerin daha etkin korunmasına hizmet eden, çocukların üstün yararını gözeten, savunma hakkını güçlendiren önemli düzenlemeler yaptık. Bu paketler, ülkemizin adalet sistemini daha modern, etkili ve kapsayıcı hale getirme vizyonunun birer yansımasıdır."

Tunç, bu düzenlemelerle milletin adalete erişimini kolaylaştırmayı ve yargıya olan güveni artırmayı amaçladıklarını vurguladı.

- Türkiye Yüzyılı Yargı Reformu Strateji Belgesi kamuoyuna açıklanacak

Türkiye Yüzyılı'nı adaletin yüzyılı yapmak adına yeni mevzuat düzenlemelerini içeren Yargı Reformu Stratejisi'ni hazırladıklarını belirten Tunç, strateji belgesinin hukuk devleti ilkesini güçlendireceğini, demokrasiyi daha ileriye taşıyacağını, vatandaşların yargı hizmetlerinden daha etkin bir şekilde yararlanmasını sağlayacak bir yol haritası olacağını dile getirdi.

Tunç, vizyonlarını hukukun üstünlüğünü esas alan, öngörülebilir ve gecikmeyen bir adalet sistemi olarak belirlediklerini söyledi.

Yargı Reformu Stratejisi'yle adalet komisyonlarının yargı hizmetlerinin daha etkin sunmasını sağlayacak tedbirlerden hakim ve savcıların nakil, terfi ve disiplin süreçlerine verimlilik esasıyla hizmet edecek yeni uygulamaların geliştirilmesine yönelik düzenlemeler yapacaklarını anlatan Tunç, "İlk derece, istinaf ve temyizde adaletin gecikmeden tecellisi için alınması gereken tedbirlerden, dijital çözüm platformlarından hukuk eğitimine, hukuk ve idari yargılama süreçlerinin sadeleştirilmesinden ceza adaleti sistemiyle ilgili ihtiyaç duyulan düzenlemelere varıncaya kadar birçok düzenlemeyi içeren Türkiye Yüzyılı Yargı Reformu Strateji Belgesi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından kamuoyuna açıklanacaktır." değerlendirmesinde bulundu.

- "2002'de sadece 78 müstakil adliyemiz varken, bugün bu sayıyı 377'ye çıkardık"

Mevzuat çalışmalarının yanında yargı teşkilatının fiziki imkanlarını da her geçen artırdıklarını belirten Tunç, şunları kaydetti:

"2002'de sadece 78 müstakil adliyemiz varken, bugün bu sayıyı 377'ye çıkardık. 569 bin 59 metrekare olan kapalı alan miktarını ise 6 milyon metrekareye ulaştırdık. Önümüzdeki süreçte de yatırımlara hız kesmeden devam edeceğiz. 2024 yılı yatırım programında inşaat karakteristiğinde toplam 73 inşaat projemiz yer almaktadır. Bu yıl içerisinde de 23 hizmet binasının yapım ihalesini gerçekleştirdik. Halihazırda 23'ü adliye, 2'si adli tıp kurumu, 9'u ceza infaz kurumu olmak üzere 34 inşaatımız devam etmektedir. Yıl sonuna kadar 9 hizmet binasının da ihalesini gerçekleştireceğiz. 2025 yılı yatırım programına 68 adliye, 2 adli tıp binası, 20 ceza infaz kurumu, 3 personel eğitim merkezi ve 896 dairelik adalet personeli konutu yapılması için teklifte bulunduk. Son 2 yılda 1675 konutu teşkilatımıza kazandırdık. Yıl sonuna kadar da 11 mahallede 412 dairelik kamu konutunun ihalesini gerçekleştireceğiz."

Tunç, modern adalet saraylarını, UYAP başta olmak üzere en yeni teknolojik sistemleri devreye alarak ve yapay zeka alanındaki çalışmalarla yargının hızlanması için çabalarının sürdüğünü dile getirdi.

Yargı mensuplarının nitelik ve niceliğini artırmanın gayreti içerisinde olduklarının altını çizen Tunç, 2002 yılındaki 9 bin 349 olan hakim ve savcı sayısını yüzde 165 artırarak 24 bin 698'e çıkardıklarını ifade etti.

Son 1 yılda Türkiye genelinde 2 bin 294 hakim ve savcı ataması yaptıkları bilgisini veren Tunç, hukuk eğitimindeki kaliteyi artırmak için Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavı yaptıklarını belirtti.

- "1 milyon 772 bin 845 dosyada uzlaşma sağlandı"

Yargının iş yükünün de hızla arttığının altını çizen Tunç, şu bilgileri verdi:

"Cumhuriyet başsavcılıklarında 6 milyon 125 bin, ilk derece mahkemelerinde 3 milyon 913 bin, istinaf mahkemelerinde 1 milyon 351 bin, temyiz mahkemelerinde ise 518 bin olmak üzere, toplam 11 milyon 907 bin derdest dosya bulunmaktadır. Bu iş yükünü azaltmak ve yargı hizmetlerinin etkinliğini artırmak adına yenilikler getirmeye devam ediyoruz. Bu kapsamda denetim mekanizmalarımızı güçlendiriyoruz. Yeni Yargı Reformu Stratejimiz kapsamında Teftiş Kurulu'ndaki müfettiş sayısını artırarak daha güçlü bir denetim sağlayacak, adliyelerdeki çalışmaların verimini artıracağız. Yargısal süreçlerin makul sürede tamamlanmasını sağlayacağız. Yargının iş yükünü azaltmak için alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerine de önem veriyoruz. Bu kapsamda uzlaştırma kurumuyla 1 Ocak 2017'den bugüne kadar 1 milyon 772 bin 845 dosyada uzlaşma sağlandı. Hukuk yargılamalarında uygulanan alternatif uyuşmazlık yöntemi olan arabuluculuk müessesesi, 2013 yılında ihtiyari bir başvuru yolu olarak sistemimize girmiştir. İhtiyari ve zorunlu arabuluculukta 2013'ten bu yana toplamda 6 milyon 731 bin başvuru yapılmış, 4 milyon 209 bini anlaşmayla sonuçlanmıştır. Bu noktada başarı oranı yüzde 65'dir."

Tunç, kira davalarında arabulucuya başvuru sayısının 281 bin 522'yi bulduğunu ve bu başvuruların 115 bin 681'inin anlaşmayla sonuçlandığı bilgisini verdi.

Arabuluculuk sisteminin kapsamını genişletmeyi düşündüklerini anlatan Tunç, "Bu kapsamda üzerinde çalıştığımız müesseselerden biri Aile Arabuluculuğu sistemidir. Kadına yönelik şiddet konusunu içermeyen aile arabuluculuğu sistemi ile aile üyelerine kriz dönemlerinde destek vererek, aile içinde yaşanan uyuşmazlıklar adliye koridorlarına taşınmadan, tarafların ortak yararlarını gözeten ve bireysel beklentilerini olabildiğince karşılayan arabuluculuk sistemi ile çözümlenebilecektir." şeklinde konuştu.

İhtisas mahkemeleri sayısını da 986'dan 1850'ye çıkardıklarına işaret eden Tunç, bilirkişilik sisteminin etkinliğini artırmak için de çalışma yaptıklarını sözlerine ekledi.

Yargının bağımsızlığı, tarafsızlığı ve etkinliğinin toplumun adalete olan güvenini inşa eden temel taşlardan olduğunu ifade eden Tunç, "Özellikle bazı soruşturma ve davalar üzerinden yargı mensuplarımızı zan altında bırakan açıklamaların yapılmasını kabul etmemiz mümkün değildir. Mesleğine gönülden bağlı, ailesinden ve çocuklarından fedakarlık ederek gece gündüz çalışan yargı mensuplarımıza yönelik bu haksızlıklara göz yumamayız. Yargı sisteminin siyasi mülahazalarla yıpratılması ve yargıya güvenin zedelenmesi yönündeki söylem ve davranışlardan kaçınılması yargı bağımsızlığının bir sonucudur." diye konuştu.

Kurumları bütünüyle yıpratıcı söylemlerin demokratik sistemin ruhuna aykırı olduğunun altını çizen Tunç, sözlerine şöyle devam etti:

"Türk yargısı, tarihten gelen köklü kurumsal kültürüyle yargı hizmetlerinin ağırlığını şimdiye kadar koruduğu gibi bundan sonra da koruyacaktır. Köklü devlet geleneklerimize ve bunun temel bir parçası olan yargı kültürümüze hepimiz saygı duymalı ve güvenmeliyiz. Teşkilatımızı kötü niyetli yaklaşımlardan koruma konusundaki kararlılığımıza devam edeceğiz. Yargı milletimizin yargısıdır, hepimizin yargısıdır. Her ne kadar yargı geçmişte vesayetçi anlayışın etkisi altına alınmaya çalışılmış olsa da artık o günler geride kalmıştır. Özellikle, 15 Temmuz'da gerçekleşen darbe girişimine karşı Türk yargısının verdiği sınav, hukuk tarihine geçmiştir. O gece Türk yargısı milletinden aldığı güç ile milleti ile kenetlenerek demokrasiye sahip çıkmıştır."

- "Sosyal medyada adalet duygusunu sarsmaya çalışan girişimlere asla müsamaha göstermeyeceğiz"

Özellikle sosyal medyanın etkisiyle bilgi kirliliği ve manipülasyonların hüküm sürdüğü bir çağda yaşadıklarına dikkati çeken Tunç, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Ayrıca sosyal medya ve diğer platformlarda yargıya yönelik dezenformasyon kampanyalarına, adalet duygusunu sarsmaya çalışan girişimlere asla müsamaha göstermeyeceğiz. Özellikle 'sosyal medya mahkemeleri' olarak nitelendirdiğimiz, yargıyı yıpratmaya yönelik yalan beyanlara kesinlikle taviz vermeyeceğiz. Çünkü bu tür girişimlerin amacının, yalnızca yargıya değil, doğrudan devlete olan güveni sarsmak olduğunu çok iyi biliyoruz. Bu nedenle, yargı mensuplarımızı ve adalet sistemimizi yıpratmaya yönelik bu tür çabaları kararlılıkla bertaraf edeceğiz. Ayrıca sizler kararlarınızı verirken hakikati gölgelemeye çalışan hiçbir sesin, söylemin, vicdanlarınızın berraklığını lekelemesine izin vermemelisiniz. Her bir kararınız, yalnızca Anayasa'nın, kanunların ve vicdanınızın sesini dinleyerek alınmalıdır. Dosyayı, hukuku, delilleri bilmeden yapılan maksatlı yorumlar ya da bireysel çıkarlar, sizin adalet terazinizde hiçbir ağırlık taşımamalıdır."

Yargı mensuplarının hiçbir baskının gölgesinde kalmadan hukukun evrensel ilkelerine sadakatle vicdanının rehberliğinde hareket etmek zorunda olduğunu aktaran Tunç, "Sosyal medya dezenformasyonlarıyla mücadelede kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi önemi bir yer tutmaktadır. Yargıya yönelik yanlış algıları düzeltmek ve kamuoyunu doğru bilgilendirmek amacıyla Cumhuriyet başsavcılarımız ve medya iletişim bürolarımızın aktif olması gerekmektedir. Çünkü medyada yer alan eksik ya da yanlış bilgiler, yargıya yönelik haksız eleştirileri artırabilir ve 'cezasızlık algısı' gibi olumsuz kanaatlerin oluşmasına neden olabilir." görüşlerini dile getirdi.

Tunç, soruşturma yürütülürken kolluğa talimatların olayların mahiyetine uygun biçimde verilmesi ve kolluktan gelen fezlekelerin titizlikle incelenmesi gerektiğini kaydetti.

Adalet Bakanı Tunç, soruşturma ve kovuşturma süreçleriyle ilgili doğru bilgilerin hukuk çerçevesinde, zamanında ve net bir şekilde paylaşılmasının olumsuz algıların önüne geçeceğini ve toplumun adalet sistemine güvenini artıracağına dikkati çekti.

Toplantı, yarın sona erecek.